Kurdistaninnartaneleri
  Meral Cicek
 
MERAL ÇİÇEK
meralcicek@yeniozgurpolitika.org

Zilan’ın çağrısı

Almanya Gündemi


“Özgürleşmenin yolu savaşmaktan geçmektedir. İyi savaşabilmek için iyi örgütlenmek gerekiyor. Güçlü bir örgütlenmeyi gerçekleştirebilirsek güçlü bir iradeden de bahsedebiliriz. Kadın özgürlüğünün savaştan geçtiği bugün kanıtlanan bir gerçektir. Öyle ise hedeflerimiz bellidir. Kürt kadınına özgü olan yurtseverlik, bağlılık, kararlılık, cesaret gibi olumlu özelliklerimizi devrim lehimize kullanarak, korkunç bir çabanın sahibi olmamız gerekiyor. Özgürlük için emek harcayan, gelişim sağlayan ve bu uğurda kanını döken binlerce bayan şehidimiz var. Berivan, Rahime, Bese, Ronahi, Zekiye, Mizgin ve Rahşan yoldaşlar bu şehitlerimizin içerisinde zirveleşen yaşamları ve şahadetleri ile hem ulusal kurtuluş mücadelemiz içerisinde, hem de kadın özgürlüğü konusunda önemli süreçlerin yaşanmasının öncülüğünü yapmışlardır. Bu yoldaşlarımız savaşan bütün kadın özgürlük savaşçılarına, özelde bireysel olarak bize büyük moral ve cesaret vermektedirler. Kürdistan toplumunun geri bırakılmışlığına, özelde ise kadın köleliğine olan o büyük öfkemizi düşünceyle, ideolojiyle ve politikayla birleştirerek dönemsel görevlerimizi yerine getirmeli, ulusal kurtuluş mücadelesi içindeki rolümüzü oynamalı, hem de özgürleşmenin pratik adımlarını atmalıyız.”
Bu sözler, Zeynep Kınacı, yani Zîlan’a ait. 30 Haziran 1996’da Dêrsim’de gerçekleştirdiği eylemden önce Kürt kadınlarına hitaben kaleme almış olduğu mektubundan. Dolayısıyla bu satırların muhatabı biziz. Çağrı bize. Hatta çağrı demek eksik kalır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Onun eylemi için “manifesto” demişti. 
Almanya’daki Kürt kadınları, 2004’ten bu yana her sene anısına Zîlan Kadın Festivali’ni düzenliyor. 9’uncusu bu Cumartesi Dortmund’da gerçekleştirilecek. Almanya yanı sıra komşu ülkelerden de binlerce kadın, festivalde buluşacak. 
Bu yılki festivali öncekilerden farklı kılan bir gerçek var. Şehit Zîlan’ın mektubunda adlarını sıraladığı öncü kadın şehitlerine bu yılın başında buradan, yaşadığımız kıtadan, Paris’ten üç militan daha eklendi: Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbîn) ve Leyla Şaylemez (Ronahî). Onlar, dehşet uyandıran bir komplo sonucu 9 Ocak’ta katledilmiş olmasaydı, bu cumartesi bizimle birlikte Dortmund’da olacaklardı. Sakine Cansız, o her zamanki büyük sabrı ile kadınları dinleyecekti, onlara sarılacaktı, moral verecekti, soru işaretlerini net cümlelerle ve duruşuyla dağıtacaktı. Fidan Doğan, farklı halklardan kadınlara anlatacaktı Kürt kadınlarının festivalini, mücadelesini, Zîlan’ı. Leyla Şaylemez ise o tükenmek bilmeyen enerjisiyle bir burdan bir oraya koşacaktı, genç kadınlarla halay çekecekti arada, sonra tekrar bir eksikliği tamamlamak için hızla sahne ile çadırlar arasında koşup gelecekti. 
Cumartesi günü, Zîlan’ın yanında Onlar da sahneden bize bakacak. Biz onlara. Onlara her baktığımızda hüzünleneceğiz belki. 
Hüznümüz her daim isyan ola! 
İsyanımız, bu alçakça komployu kuranlara.
İsyanımız, neredeyse 6 ay geçmesine rağmen bu komployu hala aydınlatmayan Fransa devletine; bildiklerini bizden gizleyen Alman devletine, bu kirli tezgahın bir biçimde içinde yer alan bütün komplocu güçlere. 
İsyanımız, bize hem kadın hem de Kürt olarak köleliğin dışında bir yaşamı, özgür ve eşit bir yaşamı reva görmeyen bütün bir sisteme ve onun yereldeki temsilcilerine. 
O yüzden bu yılki Zîlan Kadın Festivali aynı zamanda hesap sorma eylemi olmalıdır. Öfke, isyan ve direniş ruhunun yükseldiği bir buluşma olmalıdır. 
Zîlan’ın vasiyeti budur. Sara, Rojbîn ve Ronahî’ye borcumuz budur. Kürt kadını olmanın gereği budur. 

 
   
 
kurdistaninnartaneleri.de.tl