Kurdistaninnartaneleri
  AramTigran
 
 
Aram Tigran

Kamışlı doğumlu Ermeni besteci. Ailesi Ermeni Tehciri sırasında Diyarbakır’dan Suriye’nin Kamışlı kentine göç etmiştir. 1950’li yılarda siyasi görüşleri nedeni ile Suriye’den ayrılıp Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti’ne yerleşir. Sosyalist sistemin çöküşünün ardından siyasi nedenlerden dolayı Ermenistan’ı terk etmek durumunda kalır.


Çocukluğumun idollerinden biriydi, büyük ozan Aram Tigran. Ağabeyimin siyasi tercihinden dolayı sol görüşle bu dolayım ile Kürt kimliğimle çok erken yaşlarda tanıştım. Çocukluğumun son evrelerinde, evimizde bir radyomuz oldu. Radyo frekanslarından anlamadığımdan bilen birinin gelmesini dört gözle beklerdim. Ya Erivan radyosunu açıp Aram Tigran'ı veya sanırım Bağdat radyosu olacak, Mexmedı Şeho dinlerdik. Aram Tigran’ın cümbüş ile söylediği ezgilerine heyecanla eşlik ederdik. Onun ezgileri dilimize pelesenk olmuştu. Onu o günlerdeki aklımla Kürt sanırdım.
Kamışlı doğumlu Ermeni besteci. Ailesi Ermeni Tehciri sırasında Diyarbakır’dan Suriye’nin Kamışlı kentine göç etmiştir. 1950’li yılarda siyasi görüşleri nedeni ile Suriye’den ayrılıp Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti’ne yerleşir. Sosyalist sistemin çöküşünün ardından siyasi nedenlerden dolayı Ermenistan’ı terk etmek durumunda kalır.
Mamosta  "Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise bana komünist diyorlar’" veciz söylemi ile adeta yurtsuzluğunun nedenini açıklıyor.   
Tigran, dokuz yaşındayken ilgisini müziğe yönlendirdi ve ud çalmaya başladı. 20 yaşındayken Kürtçe, Ermenice ve Arapça şarkılar söylemeye başladı. Kürt şarkıcı ve müzisyenler arasında en iyilerden sayılmaktadır. Ünlü sanatçı hayatı boyunca 11 albüm çıkardı. Aram, 230'u Kirmancî, 150'si Arapça, 10'u Süryanice, 8'i Yunanca şarkı okudu. 2009 Newroz kutlamaları için geldiği Diyarbakır'da rahatsızlandı, sanatçıya kaldırıldığı hastanede anjiyo yapılmıştı. 6 Ağustos 2009 tarihinde Yunanistan'da tedavi gördüğü hastanede beyin ölümü gerçekleşti ve 8 Ağustos 2009 tarihinde vefat etti. Vasiyetinde "beni Diyarbakır'a gömün" dese de siyasi nedenlerden dolayı bu vasiyeti gerçekleşmemiştir. Ama toprağı Diyarbakır'dan getirmedir. 1980'li yılların başında Kürt sorunu, Ermeni sorununa dair daha derin tartışmalara daldığımızda Mamosta’nın Ermeni olduğunun ayırdına varabildim. Bu öğrenmem ona olan hayranlığımın da anlamlanmasına neden oldu
Yıl 2001. İsveç’te Kürt yazarı Mehmed Uzun’un evindeyiz. İki ayrı kitabından dolayı, Mehmed Uzun’a dava açılmış. Davalar, İstanbul ve Diyarbakır DGM’de görülecekti, Mehmed Uzun ile birlikte İsveç ve Avrupa’dan geniş bir heyet, destek amaçlı mahkemeyi izlemeye gelecekti. Ben de Türkiye’deki karşılamayı organize edecektim. Uzun bir geceydi ve sohbet çeşitleniyordu. Konu Kürt edebiyatına geldi. Sohbetin bir yerinde Aram Tigran ile ilgili anımı anlattım. Mehmed Uzun da, kendisini yakınlarda göreceğini, bu anımı kendisine aktaracağını ifada etti. Mehmed Uzun, mahkeme için söz konusu heyetle geldi ve her iki mahkemede beraat etti. Sonrasında, bizim ısrarımızla, Türkiye’ye yerleşmek ya da daha uzun süreler kalmak için İstanbul’da ev satın aldı. Artık Mehmed Uzun geldiği zaman Türkiye’de daha uzun süre kalır olmuştu. Kısa bir süre sonra gelişinde, boynundaki rahatsızlık nedeniyle gittiği doktor hastalığının ağır olduğunu söyleyerek, İsveç’e tedavi nedeniyle dönmesini istedi. İsveç ve Amerika serüveninden sonra, tedavinin devamı için Diyarbakır’a döndü. Ve sevdiği bu ilde, bizlere veda etti. Tedavi esnasında, Mehmed Uzun İstanbul’daki evini satmış ve o parayla Diyarbakır’da ev almıştı.
Mamosta
Bu yılın başlarında, işlerim nedeniyle Siverek’te idim. İsveç’te yaşayan bir dostumdan telefon aldım. Aram Tigran’ın, Diyarbakır’a bir konser nedeni ile geldiğini, konaklamak için otel yerine Mehmed Uzun’un Diyarbakır’daki evini tercih etitğini ve şu an evde olduğunu, istersem benimle görüşebileceğini iletti. Büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade ederek, Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıktım. Takriben bir saat sonra Mehmed Uzun’un evinde, idolüm olan insanla karşılaştım. Beni bekliyor olacaktı ki, ismimle hitap ederek Kürtçe hoş geldin dedi. Biraz sohbetten sonra İsveç’ten dostumun, buluşmamız durumunda, birlikte içelim diye gönderdiği şarabı ikram etti. Şarabımızı yudumlayıp sohbet ederken, sanki içimden geçenleri okurcasına yavaşça doğruldu ve az ilerde duran cümbüşünü alıp ‘’ey dilbere qey manale’’ ezgisini çalmaya başladı ve kendisine eşlik edebileceğimi söyledi. Bu fırsatı kaçıracak değildim. Sonra tekrar sohbete devam ettik ve sohbetin sonunda anladım ki, bu buluşma; dostum, ağabeyim Mehmed Uzun’un vasiyetiymiş. Tarifi imkânsız duygular içinde, ikimiz de diğerine hissettirmemeye çalışarak gözyaşlarımızı siliyorduk. Zira bu, Aram Tigran ile tanışmam aynı zamanda vedalaşmamdı. Mehmed Uzun, son vasiyeti olan Diyarbakır’a gömüldü, ancak Aram Tigran’ın bu son vasiyeti henüz gerçekleşemedi. Henüz diyorum, çünkü şimdilik Brüksel’deki sürgün mezarında, bir avuç Diyarbakır toprağıyla yetinecek. Sürgünlere alışık ne de olsa. Koymaz ona sürgünlük. Vasiyeti, mücadele zincirimize yeni bir halka ekledi. Onu, sürgün mezarından, vatanı Diyarbakır’a, gâvur mahallesine bakan bir yere getirene dek, o halka ufkumuzdan silinmeyecek.
Mamosta, beni tanımazdın. O son dakika tanışmasını saymazsak, ben, sende kim olduğumu öğrendim. Senin aslını araştırırken kendi aslımı buldum. Şairin söylemiyle, Ermeni’de Türk, Türk’te Roman, Roman’da Kürt, Kürt’te Yezidi, Yezidi’de Rum, Rum’da Yahudi, Yahudi’de Süryani, Süryani’de Keldani,   Keldani’de… İnsan olduğumu öğrendim. Senden öğreneceklerim de bitmedi. Kimseciklere küsmeden savaşım vermeyi. Yaşamın sürgün, ölümde de sürgünü yaşamayı. Etrafına ışık saçan insan, biliyorum ki, küsmezsin ölümde bile yaşama. Evet. Bu dünyadan Yurtsuz Mamosta Aram Tigran geçti.
 
 
   
 
kurdistaninnartaneleri.de.tl